Bugun...



BULTÜRK-BGSAM Kırca-Ali Efsanesi Belgeseli Gösterimine Bakü'de ilgi

BULTÜRK-Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk'ün yapımcılığı üstlendiği Kırca-Ali Efsanesi Belgeslnin Kaü'deki gösterimi büyük ilgi gördü.

facebook-paylas
Güncelleme: 24-12-2023 15:51:45 Tarih: 24-12-2023 14:30

BULTÜRK-BGSAM Kırca-Ali Efsanesi Belgeseli Gösterimine Bakü'de ilgi

BULTÜRK-Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk'ün Azerbaycan gençlerine mesajı.

Saygıdeğer Azerbaycanlı Kardeşlerim,

Sizleri, kökleri derinlere uzanan bir Bulgaristan vatandaşı olarak, hayatımın bir kısmını Bulgaristan’da ve diğer kısmını da ana vatanımız Türkiye’de geçirmiş bir soydaş ve kardeşiniz olarak selamlıyorum. Bulgaristan’ın Özgürlük Savaşçısı, hayatının 24 yılını hapislerde ve ölüm kamplarında geçiren Büyüğümüz Nuri Turgut ADALI’nın memleketinden, dünyanın ağırlığını sırtında taşıyan Naim SÜLEYMANOĞLU’nun, sırtı yerlere indirilemeyen Koca YUSUF’un, Rodop Dağları’nın bülbülü Kadriye LATİFOVA’nın ve yazar şairlerimiz Ömer Osman ERENDORUK ve Recep KÜPÇÜ’nün memleketinden Bulgaristan Türklerinden hepinize tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize kucak dolusu sevgi ve selamlar iletiyorum.

Değerli Katılımcılar, Saygıdeğer Konuklar,

Burada, umut dolu bir topluluğa seslenmek beni gururlandırıyor. Dünyada en büyük güç, ikna gücüdür. İkna eden genellikle galip gelir.Bizler, aynı coğrafyanın, aynı kültürün ve aynı tarihin evlatlarıyız. Ortak köklerimiz, geleneklerimiz ve dünyayı aydınlatan silinmez izlerimiz var. Bulgaristan’daki kültürel soykırım yapıldığı dönemlerde 1984 yılında dönemin Sovyetler Birliği Komünist Parti Merkez Komitesi Politbüro üyesi Ulu önder Haydar Aliyev’i de derinden etkilemişti. O, Sovyetlerin merkezi Moskova’da Mihail Gorbaçov ile konuyu görüşmüş çözülmesi için adımlar atılmasını istemişti. Fakat Gorbaçov, Jivkov’un zulmünü durdurmak konusunda pek istekli değildi.

1984-1989 yılları arasında Bulgaristan Türklerinin maruz kaldığı kültürel soykırımla asimilasyon döneminde, isimlerimizin iade edilmesi, baskının sona erdirilmesi, hapsedilen ve sürgünde olan yakınlarımızın özgürlüğü, azınlık haklarının tanınması için unutulmaz bir mücadele veren Azerbaycan halkının ulu önderi Haydar Aliyev’in, 100. doğum gününde sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu mücadeledeki onurlu duruşu ve yardım eli için soydaşlarımız adına minnettarız.Bulgaristan Türkleri olarak, Büyük Lider ulu önder Haydar Aliyev’in halklarımız ve haklarımız uğruna verdiği kahramanca mücadeleyi yeni nesillere gururla anlatılacak bir dönem olarak görüyor, minnettarlığımızı bir kez daha iletmek istiyoruz.

Konuyla ilgili Azerbaycan’ın büyük lideri Haydar Aliyev’in anlattıkları tarihe not niteliğinde; “Politbüro oturumunda, ben bu konuda sert bir konuşma yaptım. Oluşan tepkiyi değerlendirerek Jivkov’u durdurmanın yollarını arıyordum. Ancak, Gorbaçov her birimize karşı çıktı. Ayrıca, Türkiye hükümeti de Gorbaçov’a, isim değiştirme kampanyasını durdurma çağrısında bulunan bir mesaj göndermişti. Bu meselede Gorbaçov’un ağırlığını koyması talep edildi. Politbüro bu konuda bir karar almak üzereydi, ancak Gorbaçov bizlere; Biz Bulgaristan’ın iç işlerine karışamayız!” dedi. ''Bu sözleri üzerine ben dayanamayarak, ‘Başka ülkelerin iç işlerine karışıyorsunuz da, neden Bulgaristan’ın iç işlerine bu konuda karışamıyoruz?” diye sordum kendisine.”’Gorbaçov sanki bu işe karışmadı, ama Jivkov’u gizlice İslav kardeşliği adına destekledi” dedim. Tartışma, bütün gece boyunca sabahlara kadar sürdü. Ardından kendisine ‘Bu konuda ikna etmek için, Gustav Husak’ı buraya davet edip, istifa et!’ diye emir verdiklerini hatırlattım kendisine. ‘Çekoslovakya’ya karışıyorsun da, neden Bulgaristan’a karışamazsın? Orada Türkler var ondan mı? Bulgaristan’da Türk halkı, vatanını seven, namuslu ve çalışkan insanlardır,” dedim. “Ama kararından vazgeçiremedim” diye kendisi bildiriyor.

Burada tekrar Türk Dünyası’nın ulu önderi Haydar Aliyev’i rahmetle anıyoruz. 

Tüm Bulgaristan Türkleri, size minnettar; en zor günlerimizde bize sunduğunuz desteği Bulgaristan gençleri asla unutmayacak. Birlik ve beraberliğimiz, yeni uygarlığın olmazsa olmazıdır.

Değerli gençler şunu iyi idrak ediniz ki; Amacımız özellikle uluslar arası ilişkilerde “Birimizin sorununu hepimizin sorunu haline getirmek” olmalıdır.Dünya genelinde Amerikan, Fransız veya Hollanda kültür merkezlerinin olduğu gibi, Türk Devletleri de Balkanlar dâhil olmak üzere benzer Türk Kültür Merkezlerini oluşturmalıdır. Bu konuda Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nden de niyet katılım ve destek beklenmektedir. Bu konuda biz Sofya’da bir Azerbaycan Kültür merkezi inşa edilmesini çok arzu ediyoruz ve umutlanıyoruz.

Değerli Katılımcılar,

Sizlere bir örnek de Bulgaristan’dan vermek isterim: Biz Bulgaristan Türkleri, 1878’de Osmanlı’dan koparıldığımızda devletsiz kaldık. Yeni iktidarlar 1947’e kadar eski irfan ocaklarımızı tamamen söndürdü. Lise ve yüksekokullarımızın hayallerimizden bile silindiği dönemde, köy okullarında öğretmenlik yapacak kadromuz kalmadığında, karanlığın bu denli zifiri olduğu bir dönemde, ruhumuzda Azerbaycan’ın nuru yandı.Dedeleriniz, Bakü’den gelen BİLGE hocaların, doçent ve profesörlerin öncülüğünde ve yardımıyla Kırcaali, Razgrad, Şumen, Ruse ve Sofya’da pedagoji okulları açıldı. Bulgaristan’da Türk tiyatroları kapılarını açtı. Sofya Üniversitesi’nde 4 fakülte Türkçe eğitime başladı. Bu kültürel seferberlikle Bulgaristan Türkleri tekrar aydınlığa kavuştu.

Bugün Bulgaristan Türklerinin edebiyatından, özgün ve modern bir etnik kültürden, Türk kimliğimizin var oluşundan bahsedebiliyorsak, bunu büyük ölçüde 1950’lerde ülkemizde Türklük meşalesini yakmış Büyüklerimize Azerbaycanlı aydınlarımıza hocalarımıza borçluyuz. Kendilerini bugün de saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz. Allah hepsinden razı olsun.

Değerli gençler,

Birbirini tanımayan insanların birbirine faydaları olmaz, olamaz. 

Son 33 yılda bizler Bulgaristan Türkleri, Türkiye’yi teneffüs ettikçe, bakış açılarımız genişledi,  özgüvenimiz arttı, daha dik durmaya başladık. Bulgaristan’a soydaşlarımıza milli, manevi destek, özgüven ve bakış açıları aşılamaya başladık – gazetelerimiz, elektronik yayınlarımız, kitaplarımız halkın sıcaklığını kazandı. Halka umut olduk. Artık birlikte bayram ediyor, birlikte hayal kurabiliyoruz. Ancak hala ortak davamızda eksikliklerimiz olduğunun bilincindeyiz.

Maalesef Bulgaristan’da artık Azerbaycan filmleri göremiyoruz.

Kardeş Azerbaycan yazarlarının raflardaki yerleri boş, yerini dolduran yok. Çocuklarımızın eski Türk masallarınızı, Fuzûlî’nin “Leyla ve Mecnun” tiyatrolarımızı, Dede Korkut gibi öykülere ihtiyaçları var. Bu ortak kültürümüzü yaşatmak mecburiyetindeyiz. Bizler bunu tam başaramadık, ama bu size ödev olsun; sizler bunu başarabilirsiniz. Azerbaycan ve Bulgaristan gençleri, tarihi ve kültürel kardeşlik temelinde birlik ve beraberliği inşa edebilirler daha da güçlendirebilirler.

Bu Azerbaycan ve Bulgaristan Türk gençliğinin tarihin izlerini takip ederek inşa edecekleri kültürel köprülerin geleceğe bir borç olduğuna inanıyoruz.

Tüm bilim ve teknolojide gelişmelere rağmen, kültürel, ahlaki ve manevi çöküşte olan Dünya’yı tıpkı geçmişte olduğu gibi yine Türk medeniyetinin nurlandıracağı günler uzak değildir. Bunun tek yolu birleşerek daha büyük bir güç haline gelmekten geçer.

Ayrı ayrıyken farklı etkileri olan Hidrojen ve Oksijenin birleştiğine ateşe dönüşmesi gibi hem kendimiz hem toplumlar hem de Dünya için Türkler olarak birleşmemizden başka yol yoktur. Gönüllerdeki dostluk ve kardeşlik ateşi en büyük ateştir. Bu ateşi yakan ve yaşatan yine bizler olmalıyız.

20.yüzyılda Amerika’da en çok basılan ve okunan eser Mevlana Celalettin Rumi’nin Mesnevisi olduysa, bugün 21. yüzyılda Avrupa’da en çok basılan ve satılan eser neden Nizami, Fuzuli, Nevai, Ahmet Yesevi, Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Akçura, İbni Sina, Mahdumkulu ve diğer Türk Dünyası aydınlarımız olmasın? Onların incileri kalem ucundan deri sırtına döküleli 1000 (bin) yıl oldu ama ışığın eskisi ve yenisi olmaz. Dünyada Türklerin meşalesi güneş ışığından sönmeyen bir parçadır.

Yeni dönemde Türk Cumhuriyetlerden gelip Zengezur koridoruyla Türkiye’ye açılan kapı neyse,  Avrupa’ya açılan kapısı Bulgaristan olabilir. Bu ihtiyaç artık kapımızı çaldı. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın deyiminden ayrılmadan yürümeye devam ediniz. Gelecek doğru ideallerin gerçekleşmesine yılmadan yorulmadan çaba gösterenlerin olacaktır. Sizler idealleriniz konusunda ÜŞENMEYİN, ERTELEMEYİN, VAZGEÇMEYİN…

Kalın sağlıcakla. Hepinize Bulgaristan Türklerinden gönül dolusu sevgi ve selamlar.







Etiketler :

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR SANAT Haberleri

YUKARI YUKARI